Tuesday, May 25, 2010

istanbul'un fethi: Istanbul'u Atatürk Fethetti.


Her sene 29 Mayıs'ta görkemli kutlamalar yapıyoruz. İstanbul'un fethini kutluyoruz. Evet gururluyuz bu konuda. 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmet, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir harekat ile gemileri karadan geçirerek bir fetih gerçekleştirdi. Ancak bundan dana önemli bir olay var.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondroş Ateşkes Antlaşması sonrasında İstanbul, 13 Kasım 1918 günü işgal edilmiştir. 465 sene sonra İstanbul tekrar Bizans’ın hakimiyetine girmiştir. Fatih’in fethettiği İstanbul elden gitmiştir! Osmanlı, İstanbul’a sahip çıkamamıştır.

18 Kasım 1918 günü Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçmekte olan küçük bir teknede, savaş gemilerini gören yaverinin göz yaşlarını tutamadığını gören Çanakkale Savaşlarının Muzaffer Komutanı Mustafa Kemal “Geldikleri Gibi Giderler” diyerek yaverini teselli etmiştir. Yaveri ne bilsin komutanının kendisine söz verdiğini !

Kurtuluş savaşını takiben 6 Ekim 1923 günü İstanbul yeniden fethedilmiştir. İstanbul’u Atatürk Fethetmiştir.

Her sene 29 Mayıs’ta yapılan kutlamaların çok daha etkilisinin, çok daha güzelinin 6 Ekim’lerde de yapılması gerekir. Oysa 6 Ekimler sadece okullarda birkaç şiir okuması ile geçiştiriliyor. Bu büyük başarı yeterince takdir edilmiyor.

Neden yapılmıyor? Acaba Osmanlı’ya duyulan özlemin ifadesi olarak mı Osmanlı’nın büyük başarısı her sene hatırlanıyor? Osmanlı’nın büyük başarıları ya da başarısızlıkları bu yazının konusu değil. Bu nedenle konuyu dağıtmayacağım.

Lütfen Atatürk’ün büyük başarısını hatırlayalım, yaşatalım.

Saygılarımla,
Reyhan YILMAZ

Saturday, May 8, 2010

Bisiklet Yeşilliğe Zarar Veriyormuş !!!


Bugün başıma çok komik bir olay geldi. Avcılar'da göl kenarında Paşaeli Piknik Parkı vardır. İsme dikkatinizi çekerim “Piknik Parkı”. Bisiklet ile parkın içine girdim. Yeşillik alanda bisiklet sürüyorum. Güvenlik görevlisi uzaktan ıslık çalıyor, işaret ediyor. Bir süre sonra yanına gittim.

- Bisikletle yeşil alana girmek yasak.
- Bana bu konuda yazılı bir kanun gösterir misiniz?
- Kanun benim; yasak.
- Neden?
- Bisiklet, yeşil alanlara zarar veriyor...

Oha! Hadi herhangi bir park olsa anlayacağım da. İsme dikkat edin efendim “Piknik Parkı”. Parkta yeşilliklerin üzerinde mangal yakan, oturan, top oynayan, tepişen dünya kadar insan var. Bisiklet ile yeşillik araziye girmek yasakmış. Sadece park içerisindeki betonerme kısımlarda sürebilirmişiz. Orada bulunma sebebimi ve ne amaçla yeşillik içerisinde dolaştığımı anlattığım zaman ve kendimi tanıttığım zaman güvenlik görevlisi süt döküm kediye döndü. “Kanun benim” diyen adam “efendim müdürlerimiz bize böyle emrediyor, biz sizi uyarmak durumundayız, uyarsınız ya da uymazsınız, orası sizin bileceğiniz iş” demez mi.

Arazide bisiklet sürülmesini güvenlik görevlilerinin müdürleri istemiyormuş. Hatta kısa bir süre öncesine kadar bisikletler hiç giremiyormuş parkın içine. Vatandaş bizzat gidip avcılar belediyesine şikayette bulunmuş da yeşillik olmayan kısımlarda sürmek şartıyla izin vermişler.

Şehir içinde zaten bisiklet yolları yok. Piknik parklarında da saçmasapan, ne yaptığını bilmez uygulamalarla bisiklet sevgisini baltalıyorlar. Bir güvenlik görevlisini bizzat ikna ettim. Bundan sonra bisiklet sürenlere ses çıkarmayacaktır. Ama bu güvenlik görevlisinin bağlı olduğu şirkette çalışan daha dünya kadar başka güvenlik görevlisi biryerlerde yanlış uygulamalarda bulunmaya devam ediyor.

Bisiklet, çimlere zarar veriyormuş. Bak bak bak... nasıl bir akıl bu? Düpedüz aptal bunlar. Bir düşünürün güzel bir sözü var:

“Akılsız insanları hayatınızdan uzak tutun. Sizin neşenizi ve zamanınızı çalarlar.”

Ne yazık ki bizim günlük haytımızda, her yerde birçok akılsız insan var. Uzak durun efendim. Neşeniz ve zamanınız çok önemli.

Saygılarımla,
Reyhan YILMAZ