Thursday, October 2, 2008

insanın kişisel özgürlik alanı ve metrobüsün içi


Metrobüs ile ilgili bu kadar dış mekan fotoğrafı çekip içinden bahsetmemek olmazdı.
Özellikle sabah saatlerinde insanların akrabalık derecelerinin en çok yakınlaştığı, hatta insanların birbirlerini diğerlerinin neredeyse içinde hissettiği bir yoğunluk var.
Bir toplu taşıma aracı ancak bu kadar kalabalık olabilir.
Her otobüs adeta kocaman bir balık konservesi.
Bu kalabalık akşam saatlerinde de aynı.

Bunun kişisel özgürlükle ne alakası vardır diye soracak olursanız kısaca bahsedeyim. Her insanın kolunu uzatıp kendi etrafında döndüğü zaman kapladığı alan kadar kişisel özgürlük alanı vardır. Bu alanın içine başka bir insan girdiği zaman kendisini içgüdüsel olarak kendisini tedirgin hisseder.

Otobüslerdeki bu olağanüstü kalabalık, kişisel özgürlük alanlarımızı o kadar çok ihlal ediyor ki bu hakkımızdan çoktan vazgeçmiş durumdayız. Hatta birçoğumuz bu hakkın varlığından bile haberdar değiliz. Birçok hakkımızın varlığından haberdar olmadığımız gibi.

Canım Türkiye’mde yaşayan bir birey olarak tehtid altında olan o kadar çok hakkımız var ki. Aklıma gelenlerden birkaçını hızlıca sayıvereyim:

sağlıklı beslenme hakkı
sağlıklı yaşama hakkı
eşit eğitim alma hakkı
adaletin herkese eşit uygulanması hakkı
sokaklarımızda güvenle, huzur içinde gezebilme hakkı

bu ve daha birçok hakkımız ya elimizde alınıyor ya da çoktan alınmış bile.

Maslow'un ihtiyaçlar piramidi geldi aklıma.

Dikkati çekmek istediğim konu, temel haklarımız o kadar farkında olmadan elimizden alınıyor ki biz susmaya alışıyoruz, bir şekilde hakkımızın ne olduğunu bile unutuyoruz.

Biraz daha bilinç.

No comments: