Wednesday, January 14, 2009

Para Üstü !!!


Hepimiz çok zenginiz. Marketlerde o kadar çok para üstü bırakıyoruz ki! Sadece marketlerde mi? Alışveriş yaptığınız her yerde sizden alınan para karşılığında size verilen fişlere dikkat ediverın bakalım. Kuruş mertebesindeki küsüratlar bir senede ne kadar birikir acaba?
Birazdan taksiye bineceğim. Gideceğim yer 4.60 ytl tutuyor. Taksiciler 5 lira alıp üstünü vermiyor. 10 defada 1 yol parası fazla veriyorum. Komşu ülke bulgaristanda taksiye bindiğim zaman adam 1 kuruş'a kadar tam para üstü veriyor.
Bahşiş verme durumları ile karıştırmayalım. Aynı şey değildir.

Bu bir kültür meselesi. Küçük gibi görünen bu tip hususlara dikkat etmiyoruz ve bu bizim hayatımızın tamamına yansıyor. Heryerde bu tip küçük detaylara dikkat etmiyoruz ve toplumsal kalite düşüyor.

Ayrıcalıklar, ayrıntılarda gizlidir.

Arkadaşlık :)


Bugün uzunca bir zamandır görüşemediğim bir arkadaşımla görüştüm.
Haziran 2008'de arkadaşım askerdeyken, yemek yedeğim bir zamanda telefonla görüşüyorduk. Askerden geldiği zaman yediğim yemeğin aynısından kendisine de ısmarlayacağıma dair söz vermiştim. Eylül 2008'de askarden geldi. Sözümü yerine getirmek bu akşama kısmet oldu. Hem yemek yedik hem de muhabbet ettik. Yemek yeme süresi yetmedi, gittik biryerde oturduk, çay bahane, sohbet şahaneydi.
Eve doğru dönerken iyi arkadaşlarım olduğu için duyduğum minneti dile getirmek için bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.
Iyi arkadaşlar çok değerli. Hiçbir ekonomik gücün satın alamayacağı bir değer. Gönül ile ilgili, gerçek anlamda insanın, insani değerleri ile ilgili bir kavram.
Iyi arkadaşlıklar kurmak ancak iyi insan olarak mümkün olabiliyor. Malum iyi arkadaşlıklar için arkadaş olacaklarin iyi olması gerekiyor. Bu açıdan kendimi şanslı görüyorum. Bu bir başarıdır.
Şans ve başarı kavramlarından bahsetmişken bu ikisi hakkında da kısaca yazmak istiyorum.
Ben şansa inanmam. Insan kendi şansını kendisi yaratır. Çünkü şansın tanımlarından birisi "zamanı geldiğinde değerlendirilmiş fırsat" şeklindedir. Insanın fırsatları değerlendirmesi için hazır olması gerekir. Fırsat gelip kapısını çalmadan önce o fırsat için hazırlık yapmış olması gerekir.
Ne gibi hazırlıklar mı?
Başarılı bir okul hayatı
Iyi arkadaşlar
Zamanını verimli kullanma
Önemli olan şeyler için zaman harcamak
Faydalı hobiler ile uğraşmak
Insanlara yardımcı olmak
Erdemli olmak...

Eklemek istediğiniz varsa yorum yazın lütfen :-)

Pazarda Gözlem...


Güzel geçen bir haftasonunun pazar günü akşama doğru eve gidiyordum. Yolum pazar günü kurulan Pazar Yerinden geçiyordu. Yavaş yavaş yürüyerek geçtim pazarın içinden. Hem taze meyve aldım hem de insanları gözledim.

Dikkatimi çeken önemli bir husus oldu. Pazarcı esnafı fiyatları halen paradan 6 sıfır atılmadan önceki hali ile telaffuz ediyordu. Etiketler ytl cinsinden yazılı ama telaffuz eski düzen.

Çok basit bir durum belki ama bence çok önemli. Yazılanı uygulama değil de bildiğini okuma durumu bu. Hayatımızın birçok aşamasında yapıyoruz bunu farkına varmadan. Yasaları uygulamayarak, toplu yaşama kurallarına uymayarak, trafik kurallarına uymuyoruz, sigara yasagina uymuyoruz.

Bunları dile getiriyorum çünkü durumu bilmezsek düzeltme yapamayız. Yoksa amacım kotuleme yapmak ya da umutsuzluğa sebep olmak değildir amacım.

Geçmişte de bu millet böyle yenilikleri yaşadı. Harf devrimini düşünün. 3 ayda yeni harflere geçildi. Millet aynı millet. Değişen yönetim. O zamanki yönetim çok iyiydi.

Kısacası demem o ki yenilikleri daha çabuk adapte olmalıyız. Daha çabuk adapte olmalıyız...

Saygılarımla,
Reyhan Yılmaz

Saturday, January 3, 2009

İş Ahlakı !!!


İş Ahlakı !!!
3 Ocak 2009 Cumartesi. Tatil günüm. Hafta sonu çalışmıyoruz. Ajandamın hatırlatma alarmı ile uyanıyorum. 10:30’da bir telefon araması yapmam gerekiyor. Yapılacak olan arama 31.12.2008 Çarşamba günü yaptığım bir telefon görüşmesi ile ilgili. Müşteri adayım yıl sonu olması sebebiyle işlerinin yoğun olduğunu, yılbaşından sonra aramamı kendisi söyledi. Ne zaman müsait olacaklarını sordum. Cumartesi dedi. Müşteri adayım, cumartesi aramamı söyledi. Telefon konuşmasında müşteri adayına “cumartesi çalışmıyoruz” diyemezsin ki. Öncesi de var bu işin. Taa 2 ay öncesinde ilk görüşme yapılmış. Aynı kişi “yılbaşından sonra çalışmalarımızı bilgisayara geçirmek istiyoruz” demiş. Ahlaken takip etmek gerekir. Ben de öyle yaptım. İşimi yapıyorum sadece. Sorumluluğum neyse onu yapıyorum. Takip ediyorum.
Yatağımdan kalktım, yapacağım telefon görüşmesi ile ilgili birkaç satır not yazdım. Telefon ettim. Telefona çıkan hanımefendi, görüşeceğim kişinin o gün gelmediğini söylemez mi? Bir de not bırakmış: “Düşünmüyoruz” demiş. Ayıp değil mi? Bu davranışı icra eden adamın kartvizitinde “Şirket Temsilcisi” yazıyor. Bir limited şirketi. Nereden baksanız aileleri ile birlikte 20’den fazla kişinin ekmek yediği bir şirketin yöneticisi pozisyonundaki birisine yakışan bir davranış mıdır bu?
Telefon etmeden önce söylemek istediklerimi not aldığım kağıda yazmaya devam ettim. Bu sefer yazdığım metin bu beyefendinin mail adresine göndermek istediklerimdi. Ama ne yazık ki hakaret olarak algılanabileceğinden burada isim söylemeksizin, örnek olması için paylaşmak istedim. Yazmak istediklerim aynen şöyleydi:

“Şirket Temsilciliği gibi bir sorumluluk verilmiş size. Bir öyle söylüyorsunuz bir böyle. Ne biçim iş ahlakıdır bu? Ben verdiğim sözün arkasında duruyorum. Cumartesi aramamı siz söylediniz. Baştan beri görüşmelerimizde “yılbaşında” diye siz söylediniz. Sizin için zaman harcadık, emek harcadık, takip ettik. İnsanların zamanını neden boşuna harcarsınız ki? Baştan söyleyin almayacağınızı. Ne sizi uğraştıralım ne de biz boşuna zaman kaybedelim.Sizin gibi sözünün eri olmayan sorumluluk sahibi insanlar nedeni ile emek ve zaman boşa gidiyor. Ne yazık ki Canım Türkiye’mde sizin gibi bilinçsiz olup da sorumluluğu çok olan o kadar çok yönetici var ki şaşırıp kalıyorum. Siz bu şekilde davranarak benim doğru müşterilere ulaşmak için kullanmam gereken zamandan çalıyorsunuz. İşini iyi yapan insanlara karşı da ayıp etmiş oluyorsunuz.”
Bunları mail olarak göndermek istedim. Ama dediğim gibi olmuyor. Kişiye yönelik hakaret olarak algılanıyor. Hâlbuki hakaret etmiyorum. Olayı dile getiriyorum sadece.
Gelişmiş ülkelerin farkı bu işte. Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar birbirlerinin zamanına ve emeğine saygı duruyorlar. Böylece zaman ve emek, sonuç üretmek için kullanılmış oluyor. Toplumsal kalkınma bu şekilde gerçekleşir.Sözüm size yetkililer, yöneticiler. Kartvizitinde Yönetici ya da Şirket Temsilcisi gibi alengirli sıfatlar yazılması marifet değildir. Ben de bilirim 8 liraya 1000 adet kartvizit bastırıp altına istediğim sıfatı yazdırmasını. Marifet, o sıfatın hakkını vermektir.
Sistem (dünya düzeni) içerisinde her şeyin birbirini etkilediğinin farkında değil misiz? O yaşa gelip anlayamadıysanız ne için yaşadınız ki bu zamana kadar?