Saturday, January 3, 2009

İş Ahlakı !!!


İş Ahlakı !!!
3 Ocak 2009 Cumartesi. Tatil günüm. Hafta sonu çalışmıyoruz. Ajandamın hatırlatma alarmı ile uyanıyorum. 10:30’da bir telefon araması yapmam gerekiyor. Yapılacak olan arama 31.12.2008 Çarşamba günü yaptığım bir telefon görüşmesi ile ilgili. Müşteri adayım yıl sonu olması sebebiyle işlerinin yoğun olduğunu, yılbaşından sonra aramamı kendisi söyledi. Ne zaman müsait olacaklarını sordum. Cumartesi dedi. Müşteri adayım, cumartesi aramamı söyledi. Telefon konuşmasında müşteri adayına “cumartesi çalışmıyoruz” diyemezsin ki. Öncesi de var bu işin. Taa 2 ay öncesinde ilk görüşme yapılmış. Aynı kişi “yılbaşından sonra çalışmalarımızı bilgisayara geçirmek istiyoruz” demiş. Ahlaken takip etmek gerekir. Ben de öyle yaptım. İşimi yapıyorum sadece. Sorumluluğum neyse onu yapıyorum. Takip ediyorum.
Yatağımdan kalktım, yapacağım telefon görüşmesi ile ilgili birkaç satır not yazdım. Telefon ettim. Telefona çıkan hanımefendi, görüşeceğim kişinin o gün gelmediğini söylemez mi? Bir de not bırakmış: “Düşünmüyoruz” demiş. Ayıp değil mi? Bu davranışı icra eden adamın kartvizitinde “Şirket Temsilcisi” yazıyor. Bir limited şirketi. Nereden baksanız aileleri ile birlikte 20’den fazla kişinin ekmek yediği bir şirketin yöneticisi pozisyonundaki birisine yakışan bir davranış mıdır bu?
Telefon etmeden önce söylemek istediklerimi not aldığım kağıda yazmaya devam ettim. Bu sefer yazdığım metin bu beyefendinin mail adresine göndermek istediklerimdi. Ama ne yazık ki hakaret olarak algılanabileceğinden burada isim söylemeksizin, örnek olması için paylaşmak istedim. Yazmak istediklerim aynen şöyleydi:

“Şirket Temsilciliği gibi bir sorumluluk verilmiş size. Bir öyle söylüyorsunuz bir böyle. Ne biçim iş ahlakıdır bu? Ben verdiğim sözün arkasında duruyorum. Cumartesi aramamı siz söylediniz. Baştan beri görüşmelerimizde “yılbaşında” diye siz söylediniz. Sizin için zaman harcadık, emek harcadık, takip ettik. İnsanların zamanını neden boşuna harcarsınız ki? Baştan söyleyin almayacağınızı. Ne sizi uğraştıralım ne de biz boşuna zaman kaybedelim.Sizin gibi sözünün eri olmayan sorumluluk sahibi insanlar nedeni ile emek ve zaman boşa gidiyor. Ne yazık ki Canım Türkiye’mde sizin gibi bilinçsiz olup da sorumluluğu çok olan o kadar çok yönetici var ki şaşırıp kalıyorum. Siz bu şekilde davranarak benim doğru müşterilere ulaşmak için kullanmam gereken zamandan çalıyorsunuz. İşini iyi yapan insanlara karşı da ayıp etmiş oluyorsunuz.”
Bunları mail olarak göndermek istedim. Ama dediğim gibi olmuyor. Kişiye yönelik hakaret olarak algılanıyor. Hâlbuki hakaret etmiyorum. Olayı dile getiriyorum sadece.
Gelişmiş ülkelerin farkı bu işte. Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar birbirlerinin zamanına ve emeğine saygı duruyorlar. Böylece zaman ve emek, sonuç üretmek için kullanılmış oluyor. Toplumsal kalkınma bu şekilde gerçekleşir.Sözüm size yetkililer, yöneticiler. Kartvizitinde Yönetici ya da Şirket Temsilcisi gibi alengirli sıfatlar yazılması marifet değildir. Ben de bilirim 8 liraya 1000 adet kartvizit bastırıp altına istediğim sıfatı yazdırmasını. Marifet, o sıfatın hakkını vermektir.
Sistem (dünya düzeni) içerisinde her şeyin birbirini etkilediğinin farkında değil misiz? O yaşa gelip anlayamadıysanız ne için yaşadınız ki bu zamana kadar?

1 comment:

Anonymous said...

DAYINIZ VARSA İSTEDİGİNİZ YERDE İSTEDİGİNİZ POZİZYONDA ÇALIŞABİLİRSİNİZ. BU NEDENLE İŞE GÖRE ADAM DEGİL, ADAMA GÖRE İŞ VAR HAL BÖYLE OLUNCADA UMMADINIZ YERDE KARŞINIZA BÖYLE ADAMLAR ÇIKIYOR. MEVKİSİNE BAKIP İŞ YAPAR DEDİGİNİZ KİŞİLER HAYAL KIRIKLIGINA VE YAŞAMDAN SOGUMANIZA SEBEP OLUYORLAR.
DOLAYLI DA OLSA YAŞAM ŞEVKİNİZ KIRILIYOR.BU SADECE İŞ DEGİL HAYATIN BİRÇOK YERİNDE VAR SİYASET,EGİTİM...